Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu

Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu

Birinci halde “ihbar”; ikinci halde ise “şikâyet” söz konusudur[309]. “Teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutanlıklar veya askeri kurum amirlikleri ile MSB’lığı Müsteşarlığında; yardımcılığı kaldırılan askeri hâkim sınıfına mensup subaylar arasından atanmış bir disiplin subayı bulunur. Askeri hâkim sınıfına mensup disiplin subayları, komutanlık ve askeri kurum amirliklerinin aynı zamanda hukuk müşaviridirler” (477 SK m.6). Maddesi uyarınca, garnizon komutanı, garnizondaki tüm birlik ve kurumların disiplin amiridir. Dolayısıyla garnizon komutanı, kendi kuruluşunda olmayan birlik personeline doğrudan disiplin cezası verebilecektir[286]. Maddesi uyarınca, birçok birlik ve kurumun bulunduğu kışlalarda kışla komutanı, en yüksek rütbeli komutandır. Kışla içinde emniyet ve disiplini sağlamak için kendisine hiyerarşik biçimde bağlı olmayan birlik ve kurum personeline de emir verebilir. Ancak kışla komutanlığının disiplin amirliği yetkisi bulunmamaktadır[285]. Oda ve göz hapsi cezaları kesinleştikleri tarihten itibaren bir yıl içinde zamanaşımına uğrar. Cezanın yerine getirilmesinin geri bırakılması halinde, geri bırakma süresi içinde zamanaşımı işlemez.

  • AİHM, yukarıdaki kararında ayrıca başvurucuların, askerler ile sivil şahıslar arasındaki eşitlikçi olmayan muameleye yönelik itirazlarını da incelemiş, askeri yaşamın şartları, gerekleri ve niteliğinin sivil yaşamdan farklı olduğunu, bu nedenle Sözleşme’yle bağdaşmayan bir ayrımcılık olmadığına karar vermiştir.
  • Maddesinde[63], astının suç teşkil eden fiilleri hakkında kasten kanuni takibatta bulunmayan üstün kısa hapis ile veya altı aya kadar hapis ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.

Yukarıda, tek fiile tek ceza verilmesi ilkesi nedeniyle, bir disiplin suçuna sadece bir disiplin cezası verilebileceğini ya da bir adli suça sadece bir adli ceza verilebileceğini belirttik. AsCK’da düzenlenen disiplin rejiminde disiplin soruşturmasının bağımsızlığı sistemi benimsenmemiştir. Bir eylem hem disiplin suçu hem da adli bir suç oluşturuyor ise bu durumda hem disiplin cezası ile  hem de mahkemelerce cezalandırılması mümkün değildir. Maddesinde ; mahkemeye sevk olunması gereken bir fiil nedeniyle fail yalnız disiplin cezası ile cezalandırılmış ise yeniden mahkemeye sevk olunacağı, evvelce verilen disiplin cezası infaz edilmiş ise bu sürenin mahkemece cezadan mahsup edileceği açıkça düzenlenmiştir. Ancak suçun işlendiği hususunda tereddüt var ise disiplin amirinin soruşturma yapmasını engelleyen bir yasak da bulunmamaktadır.

AİHM’de görülen davalarda bu durum tartışılmamıştır. Yeni bir başvuruda bu organik bağ ileri sürüldüğü takdirde AYİM’nin objektif tarafsızlığının olmadığı yönünde karar verilme ihtimali yüksektir. Genel  idari  yargıda  olduğu  gibi  AYİM’in  yargı  yetkisi de idari  işlem  ve  eylemlerin  hukuka  uygunluğunun  denetimi  ile  sınırlıdır;  yerindelik  denetimi  yapılamaz. AYİM  tarafından  idari  işlem  ve  eylem  niteliğinde  veya  idarenin  takdir  yetkisini  kaldıracak  biçimde  yargı  kararı  verilmesi  mümkün  değildir(m.21/2). Mahkeme, bu kararıyla, özel görev ve sorumluluklar gerektiren askeri konularda 10. Maddenin ikinci paragrafında öngörülen takdir sahasının, devletlerin lehine yorumlanması gerektiğini belirtmiştir. Böylece, davacı askerlerin düşünceyi açıklama özgürlüklerinden yoksun bırakılması gibi bir sorun bulunmadığı, verilen cezanın sadece askerlere tanınan özgürlüğün kötüye kullanılması sonucunda meydana geldiği ve bunun da 10.maddenin ihlali anlamına gelmediği sonucuna varmıştır[637]. AİHM’nin askeri disiplin gerekçesiyle din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanabileceğine ilişkin kararları, özellikle YAŞ kararı ile TSK’dan çıkarılan kişilerin başvurularında yoğunlaşmaktadır. Başvuruları reddederken, çıkarma işleminin başvurucunun dini inanç veya görüşleri, eşinin türbanı veya dini vecibelerini yerine getirmesi nedeniyle değil, askeri disiplin ve laiklik ilkesini ihlal eden tutum ve davranışlarından dolayı tesis edildiğini belirtmektedir[626]. Mahkeme’nin bu konudaki kararlarına, askerlik gibi sıkı kuralların hâkim olduğu kurumlara gönüllü olarak giren kişilerin, din ve vicdan özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara katlanmakla yükümlü olduğu temel görüşü hâkimdir[627]. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkûm edilemez.

Bu düzenleme yasamaya, Silahlı Kuvvetlerle ilgili düzenleme yaparken kişi hürriyetini sınırlayıcı disiplin cezası verebilme yetkisi tanıyan yasa çıkarabilme konusunda izin veren bir hüküm niteliğindedir. Maddedeki düzenlemede “…kanunla istisnalar getirilebilir” ifadesi emredici değil izin verici mahiyettedir[566],. Yasamanın bu konuda takdir yetkisi bulunmaktadır. Yasama gerekli görürse disiplin amirlerinin hürriyeti bağlayıcı nitelikte ceza verebilmelerine imkan tanıyan düzenlemeleri kaldırabilir. Kaldırdığı zaman da anayasaya aykırılık söz konusu olmaz. Maddesinde düzenlenen Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına, Anayasanın 19 uncu maddesinde[562], de yer verilmesine ve kişi özgürlüğünün ancak mahkeme kararıyla sınırlanabileceğinin belirtilmesine yine Anayasanın 38. Maddesinde[563] İdarenin kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamayacağı ifade edildikten sonra, Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebileceğinin aynı şekilde bir Anayasa hükmü ile düzenlenmiş olmasıdır. Her ne kadar  idari kararla kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran kural bir Anayasa hükmü olmasa da sınırlamaya bizzat Anayasa kendisi izin verdiğinden ve bu husus da Anayasada açıkça belirtildiğinden artık çatışmayı Anayasa – Sözleşme çatışması olarak kabul etmek gerekir.

Alt ceza uygulamasına, ancak disiplin cezasını verecek makam karar verebilir[395]. Örneğin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası disiplin kurulunca verilecek bir ceza olduğundan bir alt ceza uygulamasına ilişkin değerlendirme ve karar verme yetkisi yine aynı kurulundur[396]. Bu nedenle disiplin kurulu karar vermeden disiplin amirinin doğrudan alt ceza uygulaması yaparak aylıktan kesme cezası vermesi veya disiplin kurulu kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verdikten sonra disiplin amirinin alt ceza uygulaması yaparak aylıktan kesme cezası vermesi mümkün değildir[397]. Maddesinde hangi cezaların hangi makam veya kurul tarafından verileceği düzenlenmiştir. Disiplin amirleri ve kurullarının yetkileri dışında bir ceza vermeleri mümkün değildir. Örneğin, TSK’da çalışan Devlet memuruna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, görev yaptığı kuvvetteki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amir tarafından verilmesi gerekmektedir.

Sübut delillerini, gereken bilgileri bütün daire ve kurumlardan doğrudan doğruya toplayabilir. Askeri adalet müfettişince yapılacak bu işlemlerde Devlet organları ve kurumları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, yönetilen sorulara hemen karşılık vermek ve istekleri derhal yerine getirmek zorundadırlar. Alt ceza uygulaması, disiplin amir ve kurulları tarafından değerlendirilmesi gereken bir durum olduğundan, açık bir takdir hatası yoksa yargı denetimi yapan mahkemelerin sicilleri getirterek bizzat inceleme yapıp alt ceza uygulanıp uygulanmamasına müdahale etmemeleri gerekir[392]. Alt ceza uygulaması konusundaki değerlendirmeyi disiplin amir ve kurulları yapmalı, yargı organları da bu konuda kullanılan takdiri denetlemelidir[393]. Maddesine göre, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında çalışan Devlet memurların en üst disiplin amiri İçişleri Bakanı ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı’dır. Bağımsız birimlerde ise, amirlik görevini asaleten veya vekâleten yürüten en az binbaşı rütbesindeki subaylar disiplin amiridir.

Esas  itibariyle  yargılama  bu  daireler  tarafından  yapılır. Her  dairede  bir  başkan  ve  altı  üye  vardır. Üyelerden  dördü  askeri  hakim  sınıfından  ikisi  de  kurmay  subaydır. Dairelerde  çoğunluk  askeri  hakim  sınıfından  olmak  üzere  görüşme  sayısı  beştir. Dairelerde  kararlar  oy  çokluğuyla  verilir ( m.14). İtiraz, hükmü veren Disiplin mahkemesinin teşkilatında kurulduğu komutana veya askeri kurum amirine yapılır. İtiraz sebepleri yazılı olarak verilebileceği gibi sanığın en yakın amirine yapılacak beyan üzerine düzenlenecek bir tutanak şeklinde de olabilir. İtiraz kural olarak hükmün kanuna aykırılığı sebebine dayanır. Hukuki bir kuralın uygulanmaması yahut yanlış uygulanması kanuna aykırılıktır.

[303] Yönetmelikte kurullarda görev yapacaklar makam olarak sayıldığından, bu birimlerde görev yapan personelin o görevde kaldığı sürece kurullardaki üyeliği devam edecektir. [273] Bilal Yüceer, Askerlikte Emir Müessesesi, Nüve Matbaası, Ankara 1986, s.14. [230] Madde 16 – Yüksek Disiplin Kurulu, Harp Okulu Komutanının başkanlığında; dekan, öğrenci alay komutanı, kurmay başkanı ve disiplin subayından oluşur. [148] “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran cezalandırılır” (TCK m.125). [125] Cahit Çulha, Askerlikte Disiplin Kabahatleri, Cezaları ve Alay Askeri Mahkemelerinin Bakacağı Suçların Hukuki İzahı, İstanbul 1946, s.39. [35]  Mehmet Sağlam, “Disiplin Suç ve Cezalarına İlişkin Esaslar ve Uygulaması”, Doktora Tezi, Selçuk Ünivermars-bahis Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2003, s.8. [32]   Zehreddin Aslan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve Cezaları, Alfa  Yayınları, İstanbul 2001, s.27;  Erhan Eroğlu, Askeri Disiplin Hukuku, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara ÜniverMostbet türkiye Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2001, s.9. YÜCEER , Bilal, Askerlikte Emir Müessesesi, Ankara, Nüve Matbaası, 1986. KÖSE, Muharrem, Türk Silahlı Kuvvetlerinde Disiplin Suç ve Cezalarına İlişkin Esaslar ve Uygulaması, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi ÜniverMostbet Mostbet Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2010. AYİM’nin yargılama yöntemini yukarıda izah etmiştik. Burada tekrar etmekten ziyade adil yargılama ilkesi ile bağdaşmayan durumlar irdelenecektir. Mahkemenin Başkanı, Başsavcı ve daire başkanları  hakim  sınıfından  olanlar  arasından  rütbe  ve  kıdem  sırasına  göre  atanırlar.

İdare sunduğu bu “gizli” belgelere göre yaptığı işlemin hukuka uygun olduğunu ileri sürmekte ve bu belgelere dayanılarak davanın reddedilmesini istemektedir. Mahkeme de, bu belgeleri davacıya tebliğ etmeden, davacıdan idarenin cevabına cevap vermesini istemektedir. Doğaldır ki davacı bu gizli belge ve bilgileri incelemeden, idarenin iddialarının delillerini görmeden, idarenin cevabına cevap veremez. Burada davacı, idarenin sunduğu delilleri tartışma ve çürütme imkanına sahip değildir. Dolayısıyla hakkaniyete uygun yargılamanın diğer bir şartı olan “çelişiklik ilkesi” de ihlal edilmektedir. Böyle bir durumda, davacının yargılama sürecine gerçek anlamda katılımı söz konusu değildir. Dolayısıyla yargılama sürecinde çelişme sağlanamaz. Daireler  Kurulu  diğer  yüksek  mahkemelerden  farklı  olarak  bir  itiraz  ve  temyiz  mercii  değildir. Bu  durum  AYİM’in  ilk  ve  son  derece  mahkemesi  olarak  görev  yapmasından  kaynaklanmaktadır. Daireler  Kurulu,  AYİM  Başkanının  yönetiminde,  daire  başkanları  ile  her  dairenin  kendi  üyeleri  arasından  bir  yıllık  süre  için  seçeceği  biri  askeri  hakim  ve  biri  de  kurmay  subay  üyelerden  oluşur.

Ancak amir olan asker kişilerin, emirlerinde görevli Devlet memuru aleyhine bu suçu işlemeleri mümkündür. Zira İçHizK’nun 115/b maddesine göre, bütün sivil personel emrinde çalıştıkları askeri amirlere karşı ast durumundadırlar[146]. Üst veya amirin, astının bir suç işlediğini öğrenmesine rağmen bunu soruşturmaya yetkili merci veya makama haber vermemesi astın suçlarını haber vermemek suçunun maddi unsurunu oluşturur[145]. “Bir kaçmaya kalkışmayı doğru olarak haber alıp da kaçmanın önü alınabilecek bir zamanda bunu amirine haber vermeyenler kaçma olmuş ise 7 günden 2 aya kadar oda hapsi cezası ile cezalandırılırlar” (477 SK m.51). Maddesinde, kısa süreli kaçma suçunun “görevli iken”[123] işlenmiş olması, silah, mühimmat, donatım veya bir askeri taşıma aracının birlikte götürülmüş olması[124] veya mükerrer olarak işlenmiş olması halleri cezayı ağırlaştırıcı bir neden olarak kabul edilmiştir. Maddesi, her askerde bulunması gereken ahlaki ve manevi vasıfları saymış, bunlardan bir tanesinin de “iyi ahlak sahibi olmak” olduğuna işaret etmiştir. İyi ahlak sahibi olmak, birçok meziyet ve üstün vasıflar yanında “yalancılıktan kaçınmayı” zorunlu kılar. Askerlik mesleği mertlik ve dürüstlük mesleğidir. Kanun, kendisinden doğru­luk beklenen bir kimsenin bu niteliğini özellikle hizmette esirgemiş olması­nı, disiplini bozan bir fiil olarak telakki etmiş ve disiplin cezası ile ceza­landırmıştır[110].